Biraz bahçe biraz tavuk çokça şundan bundan...

Bahçe işleri kar kış dinlemez. Bahçevan dediğin her daim çalışacak ,çapa yapacak,çim biçecek,gübre zamanı gübre atacak hele ilaçlama hiç ihmale gelmez. Sonra yazın serin serin bahçede oturayım derken bir bakarsın ne çim kalmış ne çiçek :(

Durup dururken nereden mi çıktı bu bahçe muhabbeti ? Açıklama için üstteki fotoğraflara bakmanız yeterli :)))

Bu şişe boyama işi nereye kadar ben de bilmiyorum ama "bu son!" diye diye boyuyorum işte.

Nasıl ama çok şirin olmamışlar mı? Kurbağacıkları çok seviyorum daha önce de yine bahçe için aynı görselle galvaniz sulak boyamıştım . Boyama işi iyi hoş da çok yayıntılı ve ne kadar dikkat ederseniz edin ortalık kirleniyor bu nedenle tabir yerindeyse tezgahı açtım mı aynı anda bir kaç obje boyuyorum.

Bu sepet de bir bakıma sipariş . Organik tavuk ve yumurta çiftliği olan bir yakınım ofisinde görsel amaçlı olarak "bebek yumurtaları " koyacağı bir sepet sipariş etti bana . Bebek yumurtalar artık bu sepette sergilenecek. Tabii ki bunlar satılık değil ! Laf aramızda tavuklarının tadı çocukluğumuzun tavukları gibi,yıllardır hormonlu diye ağzına tavuk sürmeyen eşim dahi tadını beğendi. Hele yumurtaları pek leziz. Hem protein açısından çok zengin olan yumurta  içerdiği kolesterol nedeniyle dışlanan soframıza masumiyeti kanıtlandığı için geri dönmüşken bol bol yemeli. Eh artık yumurtalı ,tavuk etli tarifler için sözü yemek bloggerlerine bırakmak lazım. Herkes haddini bilmeli de öyle konuşmalı. Ben yemek yapmayı severim ama yemeyi daha çok severim . Biliyorum biliyorum yemek için önce yapmak lazım !

Bir yandan artık sadeleşmek lazım,gün boyu ev derleyip toparlıyorum,ev bana değil ben eve hizmet ediyorum diye söyleniyorsam da öte yandan ha bire ev için bir şeyler boyuyorum ,olmadı eskileri boyayıp süsleyip duruyorum. Bu da bir çeşit oyalanma galiba. İşte bu objeyi de yağmurdan kapı dışarı çıkamadığım bir gün boyadım. Bazı ufak hataları var o nedenle Dükkan Pati'ye koymayı düşünmüyorum. Yine de görsel olarak fena değil gibi...

Bunun dışında zaman bulursam çarşıya ineceğim biraz yün falan alırım herhalde. Bir de kitap ... Evde kitap stoğum tükendi. İnternetten de alabilirim ama ne bileyim canım kitapçı kokusu istiyor bu günlerde.
Ev şehir merkezine çok uzak değil ama toplu taşıma araçlarıyla neredeyse şehirlerarası yol katetmiş kadar oluyorsunuz. Neyse ki benim Kara Kedi'ye yollar vız geliyor:)
Evin uzak oluşunun hem iyi hem de kötü tarafları var. İyi yönleri tüketim ihtiyacı asgariye iniyor. Görmeyince almıyorsunuz bu kadar basit! Kötü yanı ise hafta içi bir akşam eşimle dışarı çıkalım desek, ben giyinip kuşanıp gidemiyorum,o iş yerinden ayrı ben buradan ayrı arabalarımıza binip buluşuyor sonra her ikimiz de kendi araçlarımızla eve dönüyoruz. Biliyorum çok saçma ama başka çare yok ! Yıllarca her ihtiyaç duyduğum şey  elimin altında bir yerde yaşadıktan sonra burada bazı şeyler lüks haline gelebiliyor.

Bu kış ilk kez bu evdeyiz. Bakalım kış sonu verdiğim karardan hala memnun olacak mıyım?
Bir kaç gün önce benim gibi emekliliğini sahilde küçük bir yerleşim yerinde geçirmeye karar veren çok keyifli bir blog sahibesiyle daha kesişti yolum. Sahildeki Ev bloğunun sahibesinin önce Şirin köpeği Hera ve tekir kızı Hestia dikkatimi çekti. Sonra bloğu okudukça keyif aldım. Siz de tanışmak istersiniz belki... Şaka maka biz kent kaçkınları bir hayli çoğaldık galiba ya da bloglar sayesinde birbirimizden haberimiz oluyor. Begonvilli Ev , Asortik Krep ve  Banuca benim bildiklerim ,başka blogger var mı sizin bildiğiniz?

Artık yazılarıma bir başlık koymasam daha doğru olacak gibi. Baksanıza başlık nerde ben neredeyim? Daldan dala konan yazılarımdan birine daha son versem çok iyi olacak. Siz kibarlık edip okuyorsunuz ama sabrınızı da fazla zorlamamak lazım.

Güzel bir hafta sonu dileklerimle...
Kalın sağlıcakla!