About Me

Fotoğrafım
İzmir, Türkiye
Yasemin kokulu bahçenin kedileri ve günlük halleri hakkında... ♥ The cats of a jasmine scented garden and its daily snaps. Les chats de jasmin parfumé jardin et ses clichés quotidiens .

18 Eylül 2012 Salı

Ben seni merak etmedim ,zaten ne yaptığını biliyorum!

Merhaba sevgili blog dostlarım,
Bir süredir aklıma takılan bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum,yazı biraz uzun olacak,sabredip okuyan herkese şimdiden çok teşekkür ediyorum.
Bir kaç zaman önce sevdiğim ,değer verdiğim bir arkadaşımı "nasılsın ,ne yapıyorsun,hiç sesin soluğun çıkmıyor!" diye halini hatırını sormak için aradım. Aldığım yanıt hiç de beklediğim türden olmadı. Beni uzunca süre bu konuda düşünüp yazma noktasına taşıyan yanıtı şuydu;" benim hayatımda değişiklik yok, seni de bloğundan ,facebooktan izliyorum,yani nasıl olsa senden haber alıyorum  o yüzden aramıyorum" !
Aman Tanrım ! Bloglar ve facebook gibi  sosyal paylaşım siteleri bizi neredeyse kapı komşumuzun kapısını tıklatmaktan alıkoyacak yakında. Bahane hazır ;" Dün facebookta paylaşmışsın ya ,iyisin işte,sağlığın yerinde ! "
Bir de işin diğer yüzü var. Gayet naif düşüncelerle ,klasik bir benzetmeyle "herkesi kendimiz gibi sanarak" eş dostla paylaştığımız  özel hayatlarımız ,amatörce çektiğimiz fotoğraflarımız bazen canımızı sıkacak başımızı ağrıtacak gelişmelere de yol açabiliyor. Bu konuyu ciddi ciddi düşünmüyor değilim!
Bloglar örneğin ,çoğumuz aslında sıkıcı ve tekdüze olabilen çalışma hayatından,kendisini bunaltan ev işlerinden ,iç dünyası yaşadığı çevreye sığamadığı için yaşadığı ortamdan bir nefeslik zaman uzaklaşmak için yazmaya başlamış olabilir. Ya da bazılarımız zaten yılların ona verdiği yorgunluğu edindiği deneyimlerle paylaşmak için yazmaya başlamış olabilir ,ya da el işlerini " Tanrı bile güzelliğini görmek,sevildiğini bilmek ister" felsefesiyle gören gözlere sunmak için yazmaya başlamış olabilir. Amaç her ne ise isteyen istediği kadar yazar ,dileyen de beğendiği kadarını okur ;biter gider! Lüks bir  villada oturup da "Evimi Seviyorum" diye bir başlık atacak kadar şımarık olmadığımdan "evde olmayı seviyorum,hayatı seviyorum" diye yazmaya başladım "Evimi Seviyorum'a "... Mütevazi ,küçük,bahçeli bir evde bile kedili köpekli ,el işleriyle,kitaplarla,aileyle eş dostla paylaşılan bir yaşamı anlatırken "mutluluk küçük ayrıntılardadır,her ne istiyorsan onu yap ama yeter ki iç huzurunu yakala,mutlu ol!"diyebilmek için bu kadarının yetip arttığını söylemek istemiştim,anlayanlar burada anlamayanlar zaten benden uzakta öyle değil mi? 
Erteleyip durduğu güzelliklerin peşinden koşan kimileri de el işlerini sergilerken pek çok kişinin daha güzelini daha ucuza alabileceğinin pekala farkında . Beğenen beğenir beğenmeyen gider parasını bastırıp aldığı marka aksesuarlı eviyle mutlu olur !
Hal böyleyken kimilerimizin canı fena halde sıkılmakta bir takım kendini bilmezlerin yorumları yüzünden. 
Adı bende saklı bir blog arkadaşım ,sırf kendine gelen can sıkıcı yorumlar nedeniyle epeydir yazmıyor. Bana "sana gelen edepsiz yorumlar için nasıl bir yol izledin " diye mail attıktan sonra ortalıktan kayboldu.
Yine adı bende saklı ,yazılarını keyifle okuduğum bir blog arkadaşım da bu can sıkıcı yorumlar nedeniyle postlarını yorumlara kapattı.
Eleştirin de bir dozu vardır. Kırıcı olan sözler değil ,yapıcı yol gösterici olanlar eleştiri olarak kabul edilir. Misal dersle ilgisi olmayan sürekli arkadaşlarını rahatsız eden sınıfın huzurunu bozan çocuğunuza "alın bunu sınıfımdan nereye götürürseniz götürün ,çocuğunuz beş para etmez ,ben çalışkan uyumlu çocuk severim " diyen bir öğretmene karşı siz neler hissederseniz" yaptığın beş para etmez,ben daha güzellerini daha ucuza alırım,seninkinden on kat güzelini istesem yaparım" dediğinizde muhatabınız da aynı şeyleri hissediyor! 
Sanal alemin de bir kuralı ,bir edep terbiyesi var. 
Bu iki neden yüzünden yani kısaca toparlamam gerekirse ;
1- Sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımların eşi dostu ziyaret etmeye ,hal hatır sormaya engel olması ,
2- Blogların kimi usul erkan bilmezlerce can yakma ,mutsuzluğunu bulaşıcı hastalıkmışcasına yayma çabaları yüzünden bu işlere ciddi ciddi ara vermeyi düşünüyorum!
Bireylerin dikkatini hayvan haklarına  çekmek, hayvansever ve çevresine duyarlı bir kuşak yetişmesine yardımcı olmak amacıyla yaptığım paylaşımlarıma aracı olan facebook hesabımı da kapatmayı düşünüyorum.
Ben biraz düşüneyim dostlar! 
Siz de bu konudaki düşüncelerinizi paylaşırsanız çok mutlu olurum.
Kalın sağlıcakla!

52 yorum:

  1. Colettecim demissin ya ...Mütevazi, küçük,bahçeli bir evde bile kedili köpekli, el işleriyle, kitaplarla,aileyle eş dostla paylaşılan bir yaşamı anlatırken "mutluluk küçük ayrıntılardadır,her ne istiyorsan onu yap ama yeter ki iç huzurunu yakala,mutlu ol! demek istemistim bu blogla diye....

    Tam da oyle bir blog burasi. Tam da bana bunlari hissettiriyorsun. Tesekkur ederim sana.

    Olumsuz dusuncelere kulaklarimizi tikamayi da ogreniyoruz belki boyle boyle. Ben bunun da ogrendiklerimiz arasinda cok onemli bir yeri oldugunu dusunuyorum. Sen paylasmayi kesince o olumsuz dusunenler bitmis olamaycak ki. Burasi seni mutlu ediyor mu? Bence en onemlisi bu. Mutlu ediyorsa burada ol bence. Nacizane gorusum elbette :)

    Ama dediklerine cok katiliyorum mutsuz etme hissi ne ilginc bir seydir. Nasil bir tatmindir yarabbi. Niye yapar ki insan bunu ben de anlamiyorum.

    Sen uzme kendini bak kis geldi senin deyiminle tam elislerinin vakti. Ben merakla ve keyifle seni izliyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Merhabalar,

    Bloğunuzu, el işlerini, evinizi, hayvanlarınızı ve ona duyduğunuz sevgiyi takip ediyorum.

    Ben de yeni bir makyaj blogger'ıyım. Bir süredir düşündüğüm bir konu, özellikle son zamanlarda beni oldukça rahatsız ediyor. Konu; hayvanlar üzerinde test yapan firmalar!

    Ciddi bir hayvanseverim, sokaktan alıp beslediğim bir kedim var. Dolayısıyla bu durum beni hayvanlar üzerinde deney yapan firmaları araştırmaya götürdü. Ne yazık ki bir kozmetik blogger'ı olarak kullandığım çoğu ürünün deney yaptığını, ya da deney yapma kararı aldığını öğrendim ve yıkıldım. Bundan sonra bu firmalardan alışveriş yapmama kararı aldım. Hatta bununla ilgili bir video yapmayı da düşünüyorum, ama muhtemelen çok az kişi izleyecektir, neyse..

    Sizden ricam lütfen etrafınızdakilere ya da izleyicilerinize en azından PETA ve BUAV gibi sitelere girerek bu firmaları incelemelerini istemeniz. NE yazıkki birçok blogger'ın hayvan beslemesine rağmen, bu konuda oldukça duyarsız olduğunu görüyorum ve çok üzülüyorum.

    İzin verirseniz ben en bilinen birkaç firmayı sayayım: Loreal, Maybeline, MaxFactor, Pantene, Oral-B, Domestos, Renu lens solüsyonu, Axe, Clean&Clear, Johnson&Johnson, Vaseline, Escada, Docce&Gabbana, Giorgio Armani vs. Eğer bu markalardan uzak durursak ve bu firmaların yukarıdaki sitede belirtilen adreslerine mail atarsak en azından fark yaratabiliriz. Lütfen duyarlı olalım. Yapılan testler korkunç, hayvanlara işkence ediliyor ve sadece biz daha güzel görünelim diye. Yayınlarsanız sevinirim, okuyanlara da teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. yazıyı okuyunca üzüldüm:(( öncelikle ara vermeniz yada aramızdan ayrılmanız beni çok üzer.düzenli olarak takip ettiğim,zevkle okuduğum bloglardan birisiniz.bahsettiğiniz can sıkıcı olayları hepimiz az yada çok yaşıyoruz.daha geçenlerde behlül den bahsetmemden rahatsız bir densiz abuk sabuk yorumlar bırakmış.bu tip insanlar hem hayatımızda hemde sanal alemde maalesef var olan tipler.ben düzenli olarak telefon rehberimi güncelliyorum.3 ay içinde beni aramayan yada benim aramadığım numaraları siliyorum.demekki birbirimizi pek umursamıyoruz diye:))her ne olursa olsun ben aramızda kalıp güzel paylaşımlarınıza devam etmenizi dilerim.sevgilerimle

    YanıtlaSil
  4. aaaa söylemeyi unuttum.daha yakın zamanda bloğuma da yazmıştım.mesela düzenli paylaşımları olan takip ettiğim bloglara mutlaka yorum bırakmaya çalışıyorum.ancak hiçbirşekilde yanıt vermeyen bir teşekkürü bile çokgören blogları da çıkardım takip listemden:)))az olsun öz olsun dimi.sevgilerrrr

    YanıtlaSil
  5. Bence size keyif veriyorsa bu sebeplerle buradan ayrılmamalısınız çünkü bunlar sizi bağlayan şeyler değil.
    Eğer bu tarz insanlar sizi görmek istese kapınızı tıklar kahvenizi içmeye gelir, yada arar telden iletişim kurar.

    Kolayına geliyordur ve ben sanmıyorum blog olmasa ben coletteden artık haber alamıyorum dur bari evine gideyim diyeceğini-zaten böyleleri bence gelmesin de- bu karşınızdakinin saçmalığı. Tam olarak anlıyamadım komşuydu da gelmez mi oldu yoksa akrabaydı da artık aramaz mı oldu nedir siz daha iyi biliyorsunuz ama.

    Bloğunuzu rahatsız edenlere ise kulak asmayın emin olun kıskanılıyorsunuzdur. Yorumları onaylamayın. Ben öle yapıyorum hiç cvp bile vermiyorum. Ki çok asabi bi insanım çok eskiden bir bloggerı adıyla sanıyla yaptığı hareketi anlatıp rezil edip blog aleminden silmişliğim bile oldu ama şimdi sukunetimi koruyabiliyorum. Blog benim; istediğimi yayınlarım istediğimi yayınlamam :D
    cvpsa hiç vermem klavyemin tuşuna yazık :)

    YanıtlaSil
  6. Kendinizi mutlu etmek için yaptığınız şeylerin değeri ölçülemez, kimse de ölçemez.. Sizin evinizi, yaptıklarınızı, emeğinizi hayranlıkla izliyorum. Belki bende bir gün sevdiğim şeyleri özgürce yapabilirim, deli olduğum hayvanlar ile iç içe bu kadar zaman geçirebilirim diye. Bunları yaparken önemli olan sizin ne hissettiğiniz değil mi? Benim, onun,bunun, şunun değil.. Siz hem kendizi mutlu ederek hem de benim gibi insanların hayatına dokunup, ilham vererek çok güzel şeyler paylaşıyorsunuz. Mutluluğunuzu, mutsuzluğu yaşamlarında baş köşesine koymuş insanlar için bozmayınız lütfen.. Çok hassas ve duyarlısınız (Öğretmen duyarlılığı diyorum ben buna, annemden biliyorum) Gitmeyiniz, devam ediniz, ilham veriniz.

    YanıtlaSil
  7. Allah aşkına, densizlerin cezasını neden seni sevenlere çektirmek istiyorsun ki ablacım, bizim ne suçumuz var? Ben seni izlemekten, yorum yapmaktan, ortaya çıkardığın çalışmalara zevkle bakıp ruhumu doyurmaktan çok mutluyum. Belki bencilce ama senin olmaman benim için bir eksiklik ve ben bunu istemiyorum.Başkalarının ne düşündüğünü haddinden fazla umursamamalısın. Şöyle bir de yanlış var genelde. Bir kadın ya da erkek yaşını başını almışsa otomatikman akıllı, olgun, lafı sözü dinlenir birine dönüştüğü yanılgısına kapılıyoruz. Yani bu konuda acaip hayal kırıklığına uğramış, olgun diye danıştıklarının çocuktan farkı olmadığını görmüş biri olarak sen de herkesi aklı başında kabul edip de sözlerini ciddiye alma, olur mu güzel ablacım:) Seni çok seviyorum, gitme lafını da hiç okumamış kabul edip umutla haberini bekliyorum. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  8. Ben sizi, evinizi, kuyruklu dostlarınızı ve duyarlılıklarınızı çok seviyorum. Sizinle birebir tanışmak mümkün olamayacağından umarım bazı problemli insanlar yüzünden bu güzel sohbet ortamından uzaklaşmazsınız.Ama seçiminize de tabii ki saygı duyarız. Sevgiler...

    YanıtlaSil
  9. Ah Nilgün Hanım,
    bir yılın sonunda blog işine girmekle doğru yapıp yapmadığımı sorguluyorum.Yazdıklarınıza sonuna kadar katılıyorum.Aynı konuda yazsam mı yazmasam mı derken, siz sıkıntı ve üzüntülerimi dile getirmişsiniz.Çok muhtemel ki ben sizin kadar düzgün,sakin ve naif yazamayacaktım.Bizleri ne zannediyorlar acaba?
    Bizim de kendimize göre sıkıntılarımız çok.Bloğumuza elişlerimizi,tabağımızı,çanağımızı evladımızı koyduk diye hiç sıkıntısı olmayan şımarık kadınlar gibi mi görünüyoruz?
    Lütfen bloğunuzu kapatmayı düşünmeyin.İnanın hayatımda çok büyük bir boşluk olacak.
    Sizi seviyorum ve çok önemsiyorum.
    Sevgiler.

    YanıtlaSil
  10. Colettecim yazını çok beğendim.Bir çoğumuzun duygularına tercüman olmuşsun.Meyva veren ağaç taşlanır misali.Densizce yorum yapanlar bırakırsak istediklerine ulaşmış olmazlarmı.Sanki bu bir yıldırma politikası.Sevmiyorsan beğenmiyorsan takip etme kardeşim.Bence vaz geçmeyin.İnadına devam edelim.Bu tür kötü düşünce sahiplerine hak ettikleri cevapları hep birlikte verelim...

    YanıtlaSil
  11. bu yazıyı okuyunca çok çok üzüldümm lütfen birkaç kendini bilmez yüzünden bu sıcak yuvanızda bu renkli odalarda misafir olmamızı engellemeyin. Beğenmeyen lütfen açıp bakmasın o halde, bensizi çok seviyorum ve ne zaman bloğunuzu açsam yüzümde bir tebessüm ve huzur oluyor. Olumsuz eleştiriler sizi yıldırmasın bu karşınızdaki insanların elde etmek istediği şey zaten. SİZİ çook SEVİYORUMM gülümseyin her daim lütfen

    YanıtlaSil
  12. sevgili blog dostum epeydir benimde aklıma takılan bu fikirlerime tercüman oldun. uzun zamandır yanlış anlaşılan ev dekarasyonları benimde canımı sıkıyor bende evimi seviyorum giyimi sevmek seyahati sevmek kitap sevmek hayvanları sevmek kadar doğal dekarasyonu sevmek hepimiz birbirimizden o kadar güzel iletişim alıyoruzki birşeyler öğrenip ufkumuzu açıyoruz tanımazsakda yazılarımızda kullandığımız kelimeler kişiliklerimizi ortaya koyuyor bloğumu açtığımda bende o kadar tepki aldımkiçevremden eline ne geçiyor sana ne kazandırıyo diyen acımasız insanlarla karşılaştım evet elime ne mi geçti dost sanıpta yanımda olmayan insanların ciddi sağlık tedavimde hiç tanımadığım kişilerden aldığım enerji ve paylaşım beni ayakta tuttu ve tutmakta en iyi pskiyatristten daha iyi bir tedavi yöntemi oldu böylesine acımasız düşüneneinsanlar artık hayatımda yoklar zaten sevgili blog dostum sizi bir blogçu olarak çok mütevazi ve seviyeli buluyorum iyiki blog dünyasında sizi tanımışım sevgilerimle:)

    YanıtlaSil
  13. Nilgün abla, yazdıklarında çok haklısın. Ama yazmaktan ve paylaşmaktan zevk alıyorsan, 1-2 densizin yüzünden niye kendini mahrum edeceksinki. İnadına inadına yazacak, o güzel evinin, bahçenin ve kızlarının, yaptığın güzel boyamaların fotoğraflarını paylaşacaksın ki en azından benim gibi zevkle takip edenleri mutlu edesin. Hemen benim hiç bu kadar farklı yaş ve şehirden hatta ülkeden arkadaşım olmamıştı. Lafı kısası seni, kızlarını, evini ve yaptıklarını çok seviyorum:))))

    YanıtlaSil
  14. Merhaba,

    Lise yıllarımda bir bayram alt komşumuzu ziyarete gitmiştim. Ve orada ev sahibi olan komşumuz o zamanlar yanımızda yaşayan ve güleryüzü ve neşesiyle herkes tarafından çok sevilen rahmetli Babannem için, Babannenin de hiçbir sağlık sorunu yok, o yaşta halen geziyor gibi bir laf etmişti. Ve ben insanlar hakkındaki iyi niyetimi o andan itibaren kaybetmeye başlamıştım. Yani o zamanlar yaşı 80 olan Babannemin sağlıklı olmasını kıskanacak insanların olabileceğini anlamıştım. Bu nedenle ne yazık ki arkadaşınızın size söylediği cümlede de böyle bir duygu sezinledim. Belki yanılıyorumdur.
    Blogunuzu kapatma yada ara verme konusuna gelince, her ne kadar size yorum yazamasamda yazdıklarınızı okuyorum. Biliyor musunuz sizin o güzel yeşil mutfağınızın bir benzerinden yaptırmak istiyorum. Ve ileride eşimle ve oğlumla birlikte sizin güzel paylaşımlarınızda gördüğüm gibi günler yaşamak istiyorum. Ve o günler için şimdiden çok çalışıyor ve küçük de olsa birşeyler yapmaya çalışıyorum (eşimle çalışıyoruz )Şimdi etrafına mutsuzluk yayan insanlar yüzünden örnek aldığım ve okuyunca mutluluk duyduğum sizden neden uzak kalmak zorunda kalayım ki?
    Bir de bu açıdan düşünmenizi istiyorum.
    En doğru kararı vereceğinize inanıyorum.
    Sevgilerimle,
    Yurdanur

    YanıtlaSil
  15. Merhabalar herkezin konuşmaya cesaret edemeyeceği bir konu seçmişsiniz benim bloğum yok facebookada ayda yılda bir bakarım ve hiç özel bir şey yazmadım ama sıkı bir blog takipçisiyim bence blog dünyasında asıl sorun dediğiniz gibi ÖZEL hayata çok girmeniz herkesin seviyesi olgunluğu aynı değil siz bukadar detaylı hayatlarınızı sergileyince edepsiz yorumlara daha açık oluyorsunuz mesafeyi siz kaldırıyorsunuz bazı konular var elişlerimiz sevimli dostlarımız vs vs bunlar genel konular ama ütüsünün resmini çekip yayınlayan yada temizlik yaptım yıkanmaya gidiyorum diye post hazırlayanlarda var bazen yok artık yada pes diyorum ama cevap hemen hazır burası benim ne istiyorsam yazarım beğenmediysen okuma tamam mesela ben birdaha okumam birşey de yazmaya tenezzül etmem ama herkez bu anlayışta olmaz bence özel hayatlara ayrıntılara bu kadar girilmemeli resmiyet korunmalı yada yazmak istiyorsanız yazın tabiki kimseyi ilgilendirmez yorumları önemsemeyin silin gitsin ve son olarak ara vermenizi hiç istemem sizi severek takip ediyorum bu kadar ince düşünceli olmayın kırılmayın Arzu

    YanıtlaSil
  16. Hiç gerek yok güzel kafamızı bunlarla yormaya, izlemesinler takip etmesinler. Burada isteyen lüx villasını anlatsın isteyen yaşadığı yaşamı. İsteyen isteyene yorum yapsın, kimse kimseye müdahale etmesin. Ben mutluyum okuduklarımdan, uzaklar yakın işte biz ve bizim gibilere:)
    Sosyal mecralarda ise durum bu gerçekten insanlar aynı şirkette çalışıp selamlaşmak yerine günyadınlarını sitelerden yapar oldular neredeyse. Durum bu ama bu da seçim meselesi biz bizim gibilerle küçük ama huzurlu dünyamızda yaşamaya devam edeceğiz:)

    YanıtlaSil
  17. her şeyinizi face te paylaşıyorsanız kapatın gitsin.Şimdi bu çok keskin oldu tabi ama yani sabah 7 de kalkmasından , akşam yattığı yatağa kadar .Bütün gün boyunca nerdeymiş , kimleyiş ne yemiş ne içimiş olduklarını fotoğraflayıp yayınlayanlara da sinir olasım var:)

    YanıtlaSil
  18. Sanal dünyanın herşey gibi artılarıda var eksileri de. Kendi mutsuzluğu kapkara iç dünyası yüzünden başkalarının huzurlu dünyasını karartmak isteyen insanlar her zaman ve her yerde var neyazık ki. Sırf onlar yüzünden yazmaktan vazgeçmek kendine de seni okumayı sevenlere de haksızlık olur bence.

    YanıtlaSil
  19. Sevgili Komşum,

    Benim açımdan,bu içtenlikle yazılmış yazıya'''aynen katılıyorum'' sözcüklerinden başka yorum yazmaya, ayrıca görüş belirtmeye gerek bile yok aslında. Öylesine net ve anlaşılır yazmışsınız ki..(Ne yazık ki)Durum bu işte! Bu konuda bir şeyler yazmaya çalışsam içerik olarak tıpkısı olurdu. Belki daha ironik, daha uzun ya da kısa olabilirdi, o kadar.
    Katılmadığım nokta; ara vermeyi ya da yazmamayı düşünmeniz. Yazınızın sonunda belirttiğiniz usul erkan bilmezler,can yakma, mutsuzluğunu bulaşıcı hastalıkmışcasına yayma eğilimindekiler her yerde her zaman varlar ne yazık ki...Sizin iyi niyetiniz, sevecenliğiniz falan onlar için önemli değildir. Sadece içlerini kemiren hastalıklı duyguları ile üreten, seven, sevilen insanları üzdükçe rahatladıklarını sanırlar ama asla rahatlayamazlar. Ne yapalım, bu da onların sorunu. Sakın bizi kendinizden mahrum bırakmayın. Gerçi ben bloğunuz olsa da olmasa da dostluğunuza, arkadaşlığınıza her zaman talibim. Sevgimmle..

    YanıtlaSil
  20. sevgili coletteciğim;
    " mutsuzluğunu bulaşıcı hastalıkmışcasına yayma çabaları " tabirin bu yazının özü olmuş bence.
    onların istediğini yapar çeker gidersen eğer; senin içindeki güzelliklerle mutlananlara haksızlık olmaz mı dersin ??? sevgiyle kal...

    YanıtlaSil
  21. Colette hanım merhaba
    Ben de bloğuma uzun süredir ara vermiştim.Facebook sayfamı zaten çoktan kapatmıştım.
    Sadece eski dostların yazılarını okuyup pc kapatmakla yetiniyorum.
    Çok samimi yazılmış bu yazınıza cevap yazmamak duyarsızlık olurdu.
    Canınızı sıkmayın gerçek hayatta çoğu insanlar ilişkilerindende samimiyetsiz bu sanal alemde de aynısını tutturmuş gidiyorlar.
    Ben bencil tiplerin yazdıklarına kafayı takıp yazmayı durdurmuştum.
    Şöyle ki kısıtlı parayla geçinenleri düşünmeyip bugün şu meşhur sosyete mağazasından şunu aldım diyenler.
    Evladı olmayanları düşünmeyip şugün hamile kaldım karnım şu kadar şişti bu kadar şişti
    gazımı çıkartamıyorum gibi detaylarla fütursuzca yazanlar ve
    kendini olduğundan daha yüksekte gösterenlerden sıkıldım bende kimseye bu yüzden yazmıyorum.
    Bu yüzden siz çoook çoook hak veriyorum.Bu konuda yalnız değilsiniz hatta çok sayıda olduğumuza eminim.
    İzmir'e ve size ayrıca ziizn namınızda sizin gibi düşünenlere sevgilerimi yolluyorum.Güzel platformlarda buluşmak dileğiyle....

    YanıtlaSil
  22. mutlu exclusive design18 Eylül 2012 17:25

    Colette hanım,
    İnsanlar daha doğrusu kendi özgüveni olmayan insanlar bizlerin iyi niyetlerle paylaştığı yazılmış bir kaç satırı, el emeklerimizi hobilerimizi en önemlisi de birbirimiz ile olan dostluklarımızı bozmak özgürlüğüne sahip değilerdir. Eğer bu hastalıklı düşüncelerle savaşmak istiyorsanız bırakın içlerindeki döksünler... Siz bu kişilere inanın sonunda iyi enerjinizi vereceksiniz. Evrendeki tüm iyi enerjilerimizi birleştirmek dileği ile...

    YanıtlaSil
  23. Uzun zamandır blogunuz takip ediyorum...Kötü niyetli insanların istediği belki de bu...Blogun kapanması...Yapmayın bunu...Her blogta bu ya da buna benzeri olaylar yaşanacak..Ne yani herkes blogunu mu kapatacak...Biz sizinle mutluyuz...

    YanıtlaSil
  24. Çok kısa keseceğim Colettem... Sen hayatını başkalarının isteklerine göre mi yaşıyorsun ?
    Bloglara dediğiniz şekilde yorum yapanların isteği de bloglarınızı kapatmanız zaten....
    Onlara değer vermek değil mi bu, hiç kaale almadan silip atın, üzerinde düşünmeye bile değmez bence...
    Bana gelmiyor mu... gelmez olur mu, mail bile atıyorlar, ama hiiiç ırgalamıyor...
    Seni, yaşamını, yaptıklarını herşeyinle seviyorum, seviyoruz... Bir kez daha düşün lütfen :)

    YanıtlaSil
  25. Hayır yaaa hayır. Ben en güzel en içten en kendim gibi arkadaşlarımı blog sayesinde edindim. Böyle sebeplerden senin blogunu vs durdurmanı istemem.

    Ben sosyal paylaşım sitelerinden haber alıp aramama gibi bir şeye inanmıyorum mantıklı gelmiyor. İnsan o dostun sesini duymak istiyor, bence bahane (özür dileyerek ve o bu sözü söyleyeni tanımadan söylüyorum)

    Olumsuz sözlerle eleştiri yapanlarda bence kendilerinde gördükleri eksikliklerden dolayı öyle konuşuyorlar. Ben boş veriyorum gerekeni söyleyip bırakıyorum. Aslında dikkate almaya bile değmez.

    YanıtlaSil
  26. sevgili colette,
    kendi açımdan düşünüyorum da blog yazmamın nedeni benzer zevkleri, düşünceleri paylaşan insanlarla bağlantıda olmak, sanal da olsa güzel bir alışverişte bulunmak, günün stresinden kurtulmak..sana gelen gibi mesajlarım yok, olsaydı bu derece bıkarmıydım bilmiyorum ama aldırmazdım herhalde. bence boşver ve devam et...

    YanıtlaSil
  27. Birini sahip oldugu ozelliklerinden dolayi kiskanmak, katlanamamak, ona karsi olumsuz duygular hissetmek, insanlarin nedensiz ya da nedeni anlasilamayan bir sekilde birini kiskanmasi durumu, bir baskasina karsi cekememezlik, kendine guvensizligin en ust raddesidir. Bu duyguya sahip olan insanlarin mutsuz, kultur seviyesi dusuk ve sosyal olmayan insanlar oldugunu dusunuyorum. Sizin ilk izleyicilerinizden biri olarak; yasantinizla, kulturunuz ve pozitif enerjinizle, insanlara ve hayvanlara verdiginiz sevgi ve saygiyla paylastiginiz o guzel blogunuza ben cok deger veriyorum ve umud ediyorum ki o kisilerde bir gun erdemli bir insan olmak icin caba sarfederler..
    Sevgiyle kalin Nilgun hanim...

    YanıtlaSil
  28. bölüm 1

    gerçek hayatta çok az insanla görüşüyorum... onları da ben seçiyorum... tabii zamana bırakarak... burada da öyle olmaya gayret etmekteyim. bu sebeple yazmak istediklerimin çok çok azını yazıyor, paylaşmam gereken fotoğrafların ise çok az miktarını paylaşıyorum. Evlatla her gün görüşülüyor da anne, babayla, abla, kardeşle her gün görüşülmüyor... ama blogumdan havadislerimi alabiliyorlar. özellikle pazar günlerimi onlar için de paylaşıyorum. çünkü burada canımın çok sıkıldığını biliyorlar. blogumun şu yararı oldu;blog yazmaya başladığımdan beri ben de canımın sıkılmaması gerektiğini kabullenmiş, kendimde ve yaşadığım çevrede yeni keşiflere çıkmayı öğrenmiş oldum. "kısıtlı çevre ve kısıtlı bir yaşamla nasıl mutlu olunabilir"i de öğreniyor ve başkalarına da gösteriyorum aynı zamanda... tabii görebilene... ama blogum gelibolu da tanındıkça ve şahsım da keşfedilmeye başlandıkça huzursuzluk duymadım değil. daha bir yüzeysel geçiyorum anlatmak istediklerimi... face te 800 e yakın arkadaş, öğrenci ve akraba karışımı listem var ama ayda bir zor girerim... yakın çevrem de bana face ten ulaşmamaları gerektiğini bilir... çünkü iyi bir takipçi değilimdir. :)... twitter ise var ama kullanılmıyor...

    bununla birlikte, insanların toplu halde üşüşmeleri hep korkutur beni... blog yorumlarında ve muhattap olduğum blogcularda bu mesafeyi korumaya özen gösteriyorum. az ve öz olmalı çevrem... ben böyleyim. kaldı ki, artık zamanım da çok kısıtlı... yorum yazmak istediğim bloglara her zaman yorum da yazamıyorum.

    YanıtlaSil
  29. bölüm 2

    beni yaralayacak ya da incitecek derecede olumsuz yorum almadım... adsız yorumla tırnaklarımla ilgili laf sokuşturmak isteyen oldu. sert bir cevapla püskürttüm. ama biliyorum ki, buradaki hemcinslerimin bazıları tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi "kadın kadının düşmanıdır" desturu ile hareket etmekte, bazıları da dünyayı minicik beyinlerindan ibaret görmekte... yapabilecek bi şey yok! uzak durmak en iyisi...
    yaşadığım bir olay var ki, çok şaşırttı beni... gaziantep te yaşayan, kapalı-dindar bir hanım kızını hastaneye götürme macerasını anlatırken gaziantep'ten tanzanya diye söz etmiş ve hastanelerinin yetersizliğinden, gittikleri hastanenin de uzaklığından dem vurarak yaşadığı yeri hayli bir karalamıştı. ben de memleketim olması sebebiyle şehrin olanaklarını ve hastanelerini çok iyi bildiğimden gayet saygılı bir üslupla şehirdeki tüm hastanelerin -özel ve resmi- isimlerini yazmış böyle bir şehrin tanzanyayla uzaktan yakından alakası olamayacağını dile getirmiştim. o hanım benimle kavga etmeyeceğini yazıp o postu yorumlara kapatmıştı... ne kavgası, dedim kendi kendime... ortaya sürülen bir düşünceye başka bir pencere açmak, ne zaman kavga etmek oldu. ben kavga etmiyordum ki, 3 ten fazla devlet hastanesi, tıp fakültesi, amerikan hastanesi, çocuk hastanesi, konukoğlu hastanesi, medical park ı dahi olan bir şehrin tanzanya ile kıyaslanamayacağını, anlatıyordum o kadar. üstelik yeni hastanelerin şehir dışına kurulması da çok normal, çünkü yeni yapılanma tıpkı kampüsler gibi büyük alanlara ihtiyaç duyuyor, şehir merkezlerinde ise kampüs olabilecek kadar geniş boş araziler kalmadı ki, elbette şehir dışında olacak yeni hastaneler... üstelik gaziantep bir milyondan fazla nüfusa sahip kocaman bir şehir... tabii ben bunları dahi yazamamıştım henüz... ama yorum penceresi suratıma kapatılmıştı... oysa bu hanım dindar-kapalı bir hanımdı... sözüm ona islamiyeti kuralları ile yaşayan... lakin söz hakkımı elimden alarak kul hakkına girmiş olduğunun zerre kadar farkında bile değildi.

    şimdi böylesi bakış açılarının var olduğu bir ortamda diyalog kurmak nasıl kolay olsun ki... ve hatta kurulmamalı da... sonuçta aptalca bir davranış ya da söylem canınızı pek fena sıkabiliyor.

    o halde en güzeli, az insanla muhattap olmak...
    Gelelim sizin blog yazma konusundaki ikileminize... sizi severek, ilgiyle ve heyecanla takip eden izleyicilerinize haksızlık olacağı kesin. ki blogunuz kapanırsa ben de çok üzülecekler arasındayım. densiz yorumları ise hiç görmeyin bile... doğru spam folder a yollayın... kısa ve etkili çözüm. :)

    ne çok yazdım... bitireyim artık...
    öpüyorum çok...

    YanıtlaSil
  30. Nilgun ablacigim sen dusun degerlendir tabii ama malesef bu tur tatsizliklari hepimiz yaşadik, yasiyoruz. Benim de tecrube ettigim bbeni blog yazmaktan takip etmekten sogutan durumlar oldu, uzaklaştim, sonra senin gibi 'bir ses ver neredesin' diyen dostlarim halimi sordu, silkelendim, benim bir hayatim var ve paylaşmak istedigim kadariyla bu camiadayim, seven takip eder sevmeyen etmez sıkılan birakir gider hiç onemli degil, ben kendim gibi bildiklerimle bir oldukça, dostça çikarsiz bir merhaba ile gunum aydinlandikça, izleyip ögrendikçe, bildigimi paylaşip aktardikça iyi hissediyorsam buradayim! Lutfen can sıkıcı yorumlari mailleri dikkate almayin, cevap bile vermeyin, yok sayin. Aa tabi bir ayri konu 'teşekkür etme'nin kudretinin toplumumuzca pek bilinmiyor kabul gormuyor olmasi, ne yapalim artik o konu can sıksa da goz ardi etmeye çalişicaz ya da belki bazen yazilarimizda bundan sikayet edip bu konunun önemine dikkat vermeye çalişacagiz.

    YanıtlaSil
  31. Bu gibi durumlarda içimden birçok duygu ve düşünce aynı hızla geçiyor ama nasıl yansıtırım bilemiyorum. Öyle çok insan tanıdım ki, kendinden memnun değil, yaşamından memnun değil ve bu memnuniyetsizlikleri oranında etrafını hırpalayan... Ve aslında mutlu olabilecekleri yaşamında sadece başkalarını üzerse veya kırarsa kendini mutlu hisseden... Böyle tavırlar sergileyen insanlar yüz yüze ilişkilerindeki kimi zaman küstahlığa varan hallerini pekala sanal ortama da büyük bir zevkle taşıyorlar. Sizi sevenleri, takip edenleri, yaptıklarınızı, güzel yüreğinizi kıskanıp sizi yaralamaktan zevk duyuyorlar. Bence bu tarz yapıda olanları fazla ciddiye almamak gerekir. Çünkü ciddiye alınıp bir de sayelerinde üzüldüğünüzü gördüklerinde emin olun üstüne kahve yapıp güzelce keyif yaparlar.
    Sizi, yapınızı, hayat görüşünüzü, ürettiklerinizi ve o güzelim yüreğinizi tanıyan, hissedenler yeter de artar bile.
    Size ve güzel kızlarınıza gönülden sevgilerimle^-^

    YanıtlaSil
  32. lütfen devam edin... doktora tezi yazıyorum.. zamnımın çoğunu alıyor. sizin bloğunuzu ve sizin bloğunuz gibi güzel blokları izleyerek dinleniyorum.. yayınlarıızla enerji topluyorum huzur duyuyorum.. ve o huzurla tezime devam ediyorum.. yani bana yayınlarınızla güzellikler yaşatıryosunuz.. lütfen bloğunuza devam ediniz. köpeğiniz kedileriniz hepsi artık sanki benim de dostlarım.. devam etmenizi çok arzu ediyorum. teşekür ediyorum.

    YanıtlaSil
  33. Yazılacak ne çok şey var aslında. Uzun süreli takipçiniz olarak aklınızdan geçen ve parmaklarınızdan dökülen yazınız beni çok üzdü. Her gün düzenli olarak takip ettiğim ve sayfayı açar açmaz içimi sıcacık bir mutluluğun kapladığı bloğunuzu durdurma-kapatma kararınıza tepkisiz kalamadım.Lütfen vereceğiniz kararı tekrar tekrar ve tekrar düşünün. Bizi sizden, sizin güzel emeklerinizden, canlarımız kuyruklu dostlarımızdan ve daha onlarca güzellikten mahrum bıraklayınız.

    YanıtlaSil
  34. üzüldüm ..belkide asla tanışamayacak insanlar bloglar sayesinde birbirlerinin farkında oluyor ..ben sizi samimi yazılarınızı seviyordum ..ve gördüğüm yorumlardan da sizi sevip takip edenlerde çoğunlukta..peki neden olumsuz yorumlara takılıp olumluları dikkate almıyorsunuz ..ben sizin evi gördüğümde kendi evimizdeki bazı değişiklikleri sizinkine imrenerek düzenledim..bu iyi bir şey ..lütfen biraz daha düşünün ..*-*

    YanıtlaSil
  35. Öncelikle Nilgün ablacım seni takip eden bilmeliki kimsenin derdi tasası senin evinde değil!Senin derdinde evini ve yaşamını ifşa etmekte değil!
    O halde böyle kendini bilmezlerle canını sıkıp, onlara pirim vermektense inadına yazmalısın.Severek okuduğum nadir blogerlardan olduğun için mutluyum.İsteyen istediğini okur, istediği bloga yorum yapar.Bundan kime ne!
    Beğenmiyorsan siler atarsın olur biter.
    Seni kucaklayarak öpüyorum, lütfen canını sıkma...

    YanıtlaSil
  36. Sosyal paylaşım sitelerinin insanları asosyalleştirdiğini düşünüyorum. Bir arkadaşımı arıyorum , hava ne kadar güzel dışarı çıkalım mı diyorum: bana ekinlerinin yanacağından bahsediyor... anlamıyorum. Dışarı çıkmayan,uyumayan, yazın bitmek üzere olduğunu bilmeyen insanlar tanıyorum. ve elbette yapay bir dünya da yaşıyorlar. Yalandan kurdukları çiftliklerinde ürettikleri oksijeni içlerine çekerken, güneşin güzelliğini kaçırıyorlar. Milletçe herşeyi abartmaya bayılıyoruz. Oysa ki biz arkadaşlarımızı bulmak için üye olmamışmıydık.

    Diğer taraftan bloglarda paylaşılan keyifli ve eğlenceli, yaratıcı fotoğraflar gören kişi karşısındaki insanın kendisinden çok daha mutlu olduğu yanılgısına düşerek yaralamaya, karalamaya başlıyor ki amaç o insanı mutsuz etmek.

    Bu gibi insanlara fırsat veremeyiz colette'cim. Hele ki senin gibi çevresine ışık saçan, enerjisi ile insanları motive eden biri gitmemeli. Giderek bu insanların emellerini beslememeliyiz.

    Keşke herkes birbirinin fikrine saygı duyabilmeyi öğrenebilse..

    Keşke fikir çatışmalarını bırakıp daha yapıcı bir toplum olabilsek.

    Sanal ortam da ne kadar tepkici bir toplum isek günlük ve gerçek hayatta ise bir o kadar vurdumduymaz, tepkisiz bir toplumuz...

    Herşeye bahane bulan o kişiler gerçek hayatta neye tepki gösteriyorlar çok merak ediyorum.

    Ve sensiz olmaz diyorum :)))

    YanıtlaSil
  37. Paylaşılacak güzellikler varken,bu tür kimseler üretenleri kıskanıyor herhalde.Sevenleriniz ç oğunlukta işte bu yüzden blogunuzu kapatmasanız diyorum.Spamlıyarak o kişi ile hiç irtibatınız olmaz.Kendinizi de üzmeyin.Hem kızları nasıl görürüz,o güzel işleri?Sevgiler

    YanıtlaSil
  38. Hayır lütfen içi kıskançlıkla dolu insanları sevindirmeyelim. Onlar kendi mutsuzluklarına bizi de ortak etmeye çalışıyorlar. Böyle insanlar yüzünden seni çok seven ve zevkle takip edenleri cezalandırma lütfen ablacığım. Sakın gitme ablacığım görüşmek istemeyen varsın blogunu bahane etsin kendi bilir demek ki senin hayatına uzaktan bakmayı yeğliyor. Demek ki gerçek bir dost değil bizi değil onları cezalandır ve harika paylaşımlarına ara vermeden devam et lütfen, seni ve kızları ve Kara'yı kocaman öpüyorum :)

    YanıtlaSil
  39. Merhaba, sizi bir suredir takip ediyorum blogunuzu cok begeniyorum.Bugune kadar hic yorum birakmamistim fakat bugun yazdiklarinizi gorunce cok uzuldum.Bence kimseye kulak asmayip dilediginizce devam etmelisiniz,sevgiler.Ankaradan sevtap

    YanıtlaSil
  40. merhabalar sevgili colettecim,,,,
    neredeyse blogu acmam birinci senesini dolduracak...
    kim ne isterse oyle dusunsun:)
    iyiki acmisim...iyiki sizleri tanimisim.....iyiki paylasiyorum
    hepinizi inanilmaz seviyorum
    hic tanismasakta,,,,hic ayni masada caylarimizi yudumlayamasakta
    hepinizi cok ama cok seviyorum
    yola devam .....paylasmaya devam
    kocaman gonulden sevgilerimi yolluyorum

    YanıtlaSil
  41. sevgili colette...
    yorumları okumadan yorum yazacağım,
    yazının bana hissettirdiklerini yitirmeden...
    çok üzüldüm,gerçekten çok üzüldüm...
    sanal ortamda bile bu kadar art niyetli,
    başkasını üzmekten zevk alan,
    çocuk gibi davranan yetişkinlerin olması anlaşılır gibi değil!
    daha iyisini yapan yapsın, yayınlasın!

    ama...
    biliyorum keyif aldığımız için blog tutmaya başladık,
    ve bu keyif kaçınca işin büyüsü bozuluyor...
    ama,
    kapatmak,blog tutmaktan vazgeçmek...
    o insanları sevindiren bir şey değil mi?

    bilemiyorum...
    sevgiler.............

    YanıtlaSil
  42. Nilgun abla yazdiklarinizda cok haklisiniz.Insanlar arayip hal hatir bile sormadiklari arkadaslarinin facebook dan ve sanal alemden takip edip hayatlarinin neredeyse tum ayrintilarini biliyorlar.Aramaya vaktin,gonlun halin yoksa o zaman facebooktan da takip etme.Blog yazma konusuna gelince, sakin birakmayin.Ben yeni bloglardan biriyim ama hem sizi hem de diger bloglari severek takip ediyorum.Blogumu ilk actigimda ziyaret edip mesaj birakanlardan biri de sizdiniz,ictenliginize sizi tanimasam da inaniyorum.Bu karmasik durumlarin yasandigi sanal alemde guzel bloglarin ayakta durmaya ihtiyaci var.
    Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  43. Nilgün ablacım, kızmakta çok haklısın...ama yazmayı bırakma...malesef sürekli negatif eleştiren, yıkıcı bir toplum olma yolunda ilerliyoruz:(bu yüzden devam etmelisin
    Değer verdiğin bir dosttan bu sözleri duymak çok acı...

    YanıtlaSil
  44. Blogumda, cocuklar ve kopekler adli bir yazimda 1 yas civarindaki kizim, kopegim ve esimin fotografi facebooktaki tum sozde islami sayfalarda "bu ulkede oz anne ve babasini huzurevine kapatip evinde kedi kopek besleyen insanlar var" basligi ile yayimlandiktan sonra, kizima hamileligimde basladigim blogumu kapatip tum yazilarimi sildim. Su an, google gorsellerde hala fotograflarimiz cikiyor, ona bir cozum bulamadik henuz, fotografimizin kullanilmasi konusu savcilikta, konu ile ilgili gelisme tabii ki yok.
    Fotografimi kaldirin lutfen dedigim sayfa yoneticileri bana "sen cocugunun fotografini koymaya utanmiyorsun da bizden kaldirmamizi mi istiyorsun" seklinde tepkiler verdiler, "kadin kadin cocugunun resmini paylasmadan once dusunecektin bunlari" dediler. Ironik degil mi? Cocuk benim, kopek benim, ev benim, fotograf benim ama ben mudahale edemiyorum...
    Kindar, kendinden olmayana, kendi gibi yasamayana hakaret etme, kucuk gorme, taciz etme hakkini kendinde goren insanlarla cevriliyiz.
    Size blogunuzu kapatin veya devam edin diyemiyorum, ben blogumu cocuguma hatira biriktirmek icin acmistim, hem huzurumu kacirdilar hem de hevesimi. Siz kendinize hatira biriktiriyorsunuz, ben sizin yerinizde olsam, tas cocuguma degil de bana atilmis olsa, durmaz devam ederdim.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
  45. Sevgili Colette Hanım her zamanki naifliğinizle düşüncelerinizi bizlerle paylaşmışsınız ben de sözzlerinize harfiyen katılıyorum...Malesef böyle insancıklar her zaman var olacak çevremizde en iyisi hiç muhattap olmamak,görmezden gelmek...Unutmayın meyve veren ağaç taşlanır.SEVGİLER

    YanıtlaSil
  46. Sevgili Colette Hanım bloğunuzu severek takip etmekteyiz, kararınıza saygı duymaktayız ama sizden ve paylaşımlarınızdan çok memnunuz fırsat buldukça arkadaşlarla paylaşımlarınızı okumakta size imrenerek bakmaktayız. (Sağlık Personelleri)

    YanıtlaSil
  47. Aaaaa, hiç de öyle gitmeyin. O gitsin, bu gitsin, düzgün insanlar gitsin de ortamı kötülere mi bırakalım. Ben çok okunan bir blog değilim (maalesef diyemiyorum, çünkü biraz tembelim), dolayısıyla yorumum da çok olmuyor. Ama arada bir kötü yorumlar alıyorum. Blog aleminde insanların neredeyse tamamı amatörce şeyler paylaşıyor, benim gibi. Zaten profösyonellerin mecrası ayrıdır ve ayrı olmalıdır, her türden alışverişleri için sadece blog ortamı kısır kalacaktır. Yani birimiz bir fikir, bir el işi, bir yemek paylaşıyorsak, ezici bir çoğunlukla amatör ruhla paylaşıyoruz. Elbette bir takım eksiklerimiz olacak. Paylaştığımız şeylerimiz, o işin kompetanları için basit ve yetersiz kalabilir. Ama hiç birimiz öyle aman aman bir sanat yaptığımızı iddia etmiyoruz ki. Yaptığımız; bildiğimiz bir püf noktası varsa paylaşmak, birilerine faydası olabileceğini düşündüğümüz şeyleri göstermek, bir fikir vermek ya da almak. Bir de çocukça bir duyguyla "bakın ben bunu yaptım, beğendiniz mi" demek için buralardayız:) Basit de olsa bazan bir akşam yemeği için fikir ediniyorum, bazan yorgun ruhumu blogcu arkadaşların bloglarında dinlendiriyorum, bazan bir püf noktası öğreniyorum, bazan da yapılanları görüp ben de yapmak için kendimde bir güç buluyorum. Ha yaptıklarımın hepsi bir işe yarıyor, karnımı doyuruyor, cebimi dolduruyor mu? Hiç de öyle bir şey yok. Ama insanız, ruhumuzun doymaya ihtiyacı var. Geçenlerde kolay bir yemek tarifim için saçma sapan bir yorum aldım. Ben şef yemeği yapmadım ki, öyle bir iddiam da yok. Bazan dolaplarımızın içi tamtakır olmuyor mu, veya canımız hemencecik yapılacak ve bitecek bir yemek istemiyor mu, işte bu zamanlar için son derece pratik bir paylaşım olsun diye yazdım. Hazımsızın biri, çok basit bulmuş, ortaokul öğrencilerinin bile yapabileceği bir şeyi yapmışım da, bir de buna yorum yazmışlar da, falan diye mesaj bırakmış. Ama isimsiz bir mesaj. Tıpkı sahibi gibi kişiliksiz. Önce yayınlamak istedim, sonra bana yorum yazan insanlara da ayıp olacak diye vaz geçtim. Onlar öyle dedi diye biz yolumuzdan dönecek değiliz. Blog aleminde beğendiklerimizi, bizi tedavi eden, hayatın zor taraflarına karşı koruyan el becerilerimizi, dünya görüşümüzü anlatan paylaşımlarımızı yayınlıyoruz. Beğenmeyenler gelmeyiversin lütfen, burası onlara göre değil. Biz de onlarla aynı siklette veya kulvarda değiliz zaten. Sevgiyle kalın ve lütfen hep orada kalın.

    YanıtlaSil
  48. Sevgili Nilgün hanım kaç kez bende yazayım dedim ama üzüldüğüm için yazamadım.Sakın bırakmayı aklınızdan bile geçirmeyin,vallahi küserim.Sizin gibi kaliteli,eğitimli bir insanı bizlerden mahrum bırakmak için biz ne yaptık ki?Sizi çok seviyoruz,o güzel evinizi içindeki kızlarla çok seviyoruz.Öpüyorum,sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  49. Colette hanım,

    Ben sizi çok severek takip ediyorum. Paylaşımlarınız o kadar güzel ki.. Diğerleri gibi siz de blogunuzu bırakmayın, buna çok üzülürüm.

    Çevremizdeki insanlara gelince, vallahi ben de sosyal medyada bir şey paylaşmaya korkar oldum. Etraf kıskanç insanlarla dolu ve bunu çok belli ediyorlar ne yazık ki..

    En yakınlarımın bile doğum günümü facebook'tan kutlamalarından sıkılıp hesabımı kapattım.. Sosyal araçların hiç birini sevmiyorum malesef ama onlarla iç içe yaşıyoruz. Blog ortamını daha samimi buluyorum. O yüzden lütfen kapatmayın blogunuzu..

    YanıtlaSil
  50. sınırsız derecede haklısınız düşüncelerinizde, çok ortak.

    YanıtlaSil
  51. Çok önemli bir konuda önemli bir yazı hazırlamışsınız. Ancak bu konuda "Ben biraz düşüneyim dostlar" sanırım, yanlış anlaşılmış. Burada hepimizin gerçekten durup düşünmesi gerekiyor. Bu sizin "Ben gidiyorum" dediğiniz anlamına gelmiyor. Ama çok iyi ifade ettiğiniz üzere insanlar iletişim konusunda bir hayli garipleşmiş durumdalar; hele de belli yaşları aşan ve belli yaşam tecrübelerinden geçen insanların yaşamı daha iyi algılaması gerekmez mi? Bir dostunuzu aradığınızda böyle mi yanıt almalıydınız? İnanın çok haklısınız, gerçekten oturulup düşünülmesi gereken konular. Bir de şöyle tipler var; bakın bu çok önemli; ne sosyal iletişim araçlarıyla arıyor, ne bakıyor, ne ilgileniyor ne de bilindik iletişim kanallarını tercih ediyor, ama nedense işi düşünce bir bakıyorsunuz; telefonunuz sürekli çalınıyor. Yok Nilgün Hanım'cığım, çok haklısınız, hepimizin şöyle bir şapkamızı önümüze koyup düşünmesi gerekiyor!!!. Ömür yalnızca belli şeylere bel bağlanarak geçmiyor, insanlar bunu ne vakit anlarlar bilemiyorum. Böylesi önemli bir konuyu dile getirdiğiniz için teşekkürler, bunlar çok önemli ve farkındalık yaratmak adına mutlaka başka blogger arkadaşların da dile getirmesi gereken durumlardan. Mesele bloglar, facebook, vs. değil. İnsanın ömrü, ne tek bir dosta bel bağlanarak, ne yalnızca gözümüz işimizi görerek, ne tek bir hobi, ne de yalnız varsa yoksa eşimizi veya sadece evlatlarımızı düşünerek geçer. Ömür dediğimiz bunların hepsine verebildiğimizce tüm emeğimizi sevgimizi göstererek geçer diye düşünüyorum. Arayıp sormayanlar mutlu gününde de mutsuz gününde de kimseye ihtiyaç duymasınlar öyleyse..Nedense yardıma ihtiyaç olunca telefonlar sürekli çalar...:((((. Kusura bakmayın uzun oldu ancak, konuyu önemli bulunca kendimi tutamıyorum. Sevgi ve selamlarımla...

    YanıtlaSil